MEHTAP YILMAZ
İçimizdeki “IMF itleri” derken… İçimizde bu derin güçlerin tasmasıyla dolaşmaya rıza göstermiş “köle ruhlu” devşirmelerden söz ediyorum. IMF’den borç alalım diye ciyaklayan kimi sahibinin sesi kimselerden… Boynunu bile isteye Vatikan’a uzatan Sümüklü Feto gibi, boynunu bile isteye küresel sermayeye uzatan İngiliz devşirmelerinden…
Ne hazindir ki bunlar, yani IMF’ye boyunlarını uzatmakta birbirleriyle yarışan içimizdeki IMF tasmalı itler, aslında IMF’nin bir örümcek ağı olduğunu çok iyi bilirler. Buna rağmen çatallı dilleriyle iktidar üzerinde IMF’den borç alması için baskı kurmaya çalışırlar.
Zira küresel sermayenin eli, kudreti olmadan Erdoğan gibi gerçek bir lideri alaşağı etmelerinin asla mümkün olmadığından en az küresel sermaye kadar emindirler.
Türkiye’nin IMF’den borç almasına bu yüzden karşıyım işte!
IMF’nin ağına düşmeyegör… Borç alan ülkeler, IMF’den aldığı her dolar için ağır “bedeller” ödemek zorunda kalırlar. IMF’den borç aldınız diyelim…
Bu borcun tek dolarına dahi IMF’den izinsiz dokunamazsınız! Parayı nerede kullanacağınıza IMF memurları karar verir. Eliniz kolunuz bağlı… IMF memurlarının, IMF’nin çıkarlarını gözeterek siyaseti ve sermayeyi dizayn etmesine seyirci kalmak durumunda kalırsınız.
Şimdi eğer içimizdeki IMF itlerini dinler ve IMF’nin örümcek ağına tekrar yakalanırsak başımıza neler gelecek söyleyeyim!
IMF, gölge Erdoğan gibi direksiyona geçecek!
Devlet kurumlarını özelleştirme yoluna gidecek! Bütün yatırımları durduracak. İstanbul Hava limanı, Marmaray gibi dev projeler, asla hayata geçirilemeyecek. Kanal İstanbul projesi iptal edilecek. Ülke ekonomisi saplandığı IMF bataklığında boğulacaktı.
IMF bizim elimizde avucumuzda olan her şeye sahip olacaktı.
Mesela Türkiye, IMF’ye borcunu bitirdikten sonra 400 tünel inşa etti! Şayet borçlu olsaydı IMF Erdoğan’ın, bir tek tünel inşa etmesine dahi müsaade etmeyecekti.
Başkanlık sistemi asla gelemeyecekti.
Eğer Erdoğan bunlara karşı dik durmasaydı… İsrail’e “One minute” ayarı vermeseydi… Boynunu, kendilerini dünyanın tanrısı gibi gören Yahudi Rothschild ailesinin tasmasına uzatsaydı.
Haşa…
İçimizdeki IMF itleri gibi boynuna tasma takılmasına müsaade etseydi. Emin olun ne 7 Şubat MİT Krizi yaşanırdı ne de Kobani kalkışması… Ne Türkiye’ye dolar operasyonu yapılırdı ne de 7 Haziran seçimleri öncesi İngiliz anahtarları Urfa’da HDP-PKK’lı kurmaylarla Erdoğan’ı devirme planları yapardı. Ne çukur eylemleri yapılırdı ne de Gezi Kalkışması…
Mesela Taksim platformu iktidardan ne istemişti? Hatırlayalım…
Üçüncü Havalimanı projesinin durdurulmasını… Nükleer santrallerle alakalı projelerin durdurulmasını… Tüp geçit projesinin durdurulmasını… Üçüncü Köprünün yapılmamasını… Kanal İstanbul’un ve İstanbul-İzmir otoyolunun durdurulmasını…
Anladınız mı şimdi? Meselenin ağaç falan olmadığını… Gezi Kalkışması gibi ayaklanmaların küresel sermayenin oyununu bozan Erdoğan’a karşı bir darbe girişimi olduğunu…
Ülke ekonomisinin şah damarına sülük gibi yapışan IMF, borcunu bitiren Türkiye’ye, -İstanbul sermayesi destekli- Gezi Kalkışması yoluyla ayar verme girişiminde bulundu!
***
Der Spiegel, ABD’nin sesi bir dergi… Pentagon kumandalı… Bildiğiniz, kendisini insanlığın tanrısı gibi gören küresel sermayenin yayın organı… Başkan Erdoğan’ı nasıl ve kimlerle dergi kapağına taşıdıklarına bakın!
Der Spiegel’in kapağında kimler var bakalım! Tayyip Erdoğan, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump!
Der Spiegel’in kapağa taşıdığı bu dört lider, küresel sermayenin “kapaktan” hedefe koyduğu liderler…
***
İçimizdeki IMF itlerine bir de The Economist kapağı ile bir cevap verelim!
Bu mu istediğiniz? Tanrıyı oynayan küresel sermayenin tasmalı iti olmak mı? Bu milleti küresel güçlerin köpeği yapmak mı?
İşte dünyayı parmağında oynatan küresel sermayenin, derin güçlerin ruh aynası bir dergi… Reis’e neden düşman olduklarını anlamak için işte The Ekonomist dergisinin bu kapağına bakın!
Bunların gözünde ülkelerin halkları “köpek” hükmündedir. Hangi ülke lideri olduğu fark etmez.
Lider, kendi halkını “köpek” gibi tasma takarak terbiye eder! İstediği gibi yönlendirir. İradesine hükmeder. Gerektiği yerde milletin iradesini, kendi şahsi çıkarları uğruna derin güçlere peşkeş çeker! Lider, icraatlarını kendi halkının çıkarları için değil, küresel derin güçlerin çıkarları uğruna şekillendirir.
Erdoğan’ın topluma bakışı ise bunun tam tersidir. “Ben halkımın hizmetkarıyım” der. Büyüklenmez. Efendilik taslamaz. Bizzat lider millet için vardır ona göre… Her fırsatta bunu dile getirir.
Milletin iradesini, milli çıkarlarını kontrol altına almak veya sırf kendi ikbali ve çıkarları için uzaktan kumanda edilmesine müsaade etmek, Erdoğan’ın lider anlayışına göre asla mümkün değildir. İşte küresel sermayenin Erdoğan’ı hedefe koymasının başlıca nedeni bu…
купить справку в москве
ursodiol tablet buy generic zyban 150 mg buy generic cetirizine over the counter