Mehtap Yılmaz
Terör örgütlerinin de “parmak izleri” vardır. Her bir terör örgütünün ayrı karakteristiği…
Bu ülkede dikizleme, şantaj, montaj deyince akla FETÖ terör örgütü gelir. Sümüklü FETO ve İçlik koklayıcıları, tanınmış insanları bu yöntemle kontrol eder. Bu yöntemle etkisiz hale getirir.
Peki eğer bir örgüt, karakteristiği olmayan başka bir örgütün yöntemlerini kullanmaya başladıysa bu ne anlama gelir?
Kumanda masasında artık başka bir terör örgütünün çöreklendiği anlamına gelir tabii…
Görülen o ki bundan böyle terör örgütlerinin iç içe geçtiği yeni bir süreçle karşı karşıyayız! FETÖ’nün Sur’daki “Çukur Terörü”nü nasıl tezgahladığını defalarca yazmıştım.
FETÖ, Diyarbakır’da daha çok zorunlu göçle köyleri boşaltılan halkın oturduğu semtlerde “okuma salonları” açmıştı! O dönemde devletin Güneydoğu’daki yoksul ailelere yardım için önemli bir projesi vardı: SODES! Yoksul semtleri bir örümcek ağı gibi saran FETÖ’nün Okuma Salonları bu SODES paralarıyla kurulmuştu!
FETÖ, o dönemde SODES paralarını iç edebilmek için onlarca sivil toplum örgütü kurdu. Vali Hüseyin Avni Mutlu dönemiydi. O dönemde Vali yardımcısı olan Ahmet Aydın (Sonra Siirt Valisi oldu) ve bazı Diyarbakırlı iş adamları yani sermaye grubu bu olayda baş roldeydi.
Şayet Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu projesi FETÖ tarafından hortumlanmasaydı, PKK’nın beli çoktan kırılır, Kobani ve Sur’daki Çukur Terörü gibi sosyolojik travmalar yaşanmazdı! Yaşanmazdı derken, terör örgütü böyle bir darbe girişimini tezgahlayacak sosyolojik zemini bulamazdı demek istiyorum.
(Daha önce uzun uzadıya yazdığım için şimdi özetleyerek asıl meseleme dönmek istiyorum.)
FETÖ, yoksul mahalleleri bir ağ gibi saran Okuma Salonlarından devşirdiği Kürt çocuklarını PKK’ya sızdırarak, PKK’da etkin bir hale geldi. Bu planlanmış bir şeydi… Zira yollara döşenen bombalar, o dönemde FETÖ’nün Paralel Devlet Yapılanmasına mensup Emniyet müdürleri ve istihbaratçılar tarafından görmezden gelinmişti!
Hatırlarsanız FETÖ’cü Ekrem Dumanlı’nın Gültan Kışanak’ı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin arka kapısından girerek ziyaret ettiğini de yazmıştım!
Bu görüşmede Gültan Kışanak’ın FETÖ ekibinin karşısında ellerini ovuşturmasının, iki büklüm olmasının bir nedeni vardı!
O görüşmede Ekrem Dumanlı, PKK Terör Örgütü içerisindeki gizli devlet görevlilerinin listesini Gültan Kışanak’a verdi! Bu sayede terörle mücadelede devletin elini zayıflatarak FETÖ’nün kontrolünü güçlendirdi. Sadece devletin elini değil, PKK içerisindeki paralel FETÖ yapılanmasına taş koyan üst düzey PKK’lıların temizliği de bu “hainler” listesine eklenerek PKK’da iç infazlar gerçekleşti.
Kobani Kalkışmasının, Sur’daki “Çukur Savaşı”nın zemini işte böyle tesis edildi.
Bu arada FETÖ’nün Kandili olarak bilinen Dicle Üniversitesi Rektörlüğü de Gültan Kışanak’la çaylı pastalı bir gizli koalisyona adım atmış oldu!
Hah şimdi buradan hareketle İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerine gelelim… Ekrem İmamoğlu, Belediyenin kozmik bilgilerini alelacele ve usulsüz bir şekilde üç bilinmeyen kişiye kopyalatarak 16 Milyon İstanbullunun güvenliğini tehdit eden bir iş yaptığını hatırlayalım.
Buyurun haberi: http://www.gunes.com/gundem/kozmik-oda-kesmedi-ekrem-imamoglu-belediyenin-tum-veri-tabanini-kopyalatiyor-974387
Bu bilgiler üst düzey devlet kurumları, devlet adamları, bürokratlar, siyasetçiler, gazeteciler vs… Yukarıdan aşağı, soldan sağa herkesin güvenliğini tehdit eden bir gelişmeydi.
Geçen gün Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evi dikizlendi… Terörle mücadelede destan yazan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun evi nerede?
İstanbul’da değil mi?
Burada çığlık çığlığa susalım!
*
Düşünüyorum da şimdi Gezi Kalkışması benzeri bir darbe girişimi olsa Dış İstihbarat servislerinin eli daha güçlü olabilir mi acaba?
CHP’nin Fahrettin Altun skandalı bir dizi suikastın ayak sesleri olabilir mi?
buy generic glimepiride 4mg misoprostol 200mcg pill purchase arcoxia without prescription
buy vardenafil generic buy lanoxin online buy cheap tizanidine