Bakan Abdulhamit Gül, “Bu işleyişi beğenmeyen gider, itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz” gibi yanlış ve antidemokratik bir ifade kullandı! Bu tavır, kesinlikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vaat ettiği devlet anlayışı değil!
Bilakis Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıkmak için mücadele ettiği bir anlayış!
Düşünün bir… Yargı eleştirilemeseydi dünyanın hiçbir yerinde kadınlar oy hakkına sahip olamazdı! Yargı kararları tartışılamasaydı kölelik düzeni kaldırılamazdı. Yargı kararları sorgulanamasaydı, başörtü yasağı devam ediyor olurdu.
Daha da somutlaştırayım…
Yargı kararları tenkit edilmeseydi eşi başörtülü olan Abdulhamit Gül, Adalet Bakanı olamazdı. Yargı kararları kutsallaştırılsaydı, Cumhurbaşkanı Erdoğan bırakın Cumhurbaşkanı, birilerinin iddia ettiği gibi “muhtar dahi” olamazdı! Yargı kararlarına parmak sallanmasaydı Türk Silahlı Kuvvetlerine darbe yapan “FETÖ’nün Balyoz davası” eleştirilemezdi.
Tekrar soralım Abdulhamit Gül!
Yargı kutsal mı? Eleştirilemez mi? Eleştirilemeyecekse FETÖ’nün “Balyoz” davasını nereye koyacaksınız? Başörtü meselesini nereye koyacaksınız?
Sol mahalleden alkış alacağım diye kendi mücadelenizle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mücadelesiyle çelişmek niye?
Şimdi bu tartışma neden başladı? Mesele şu…
Hatırlarsanız yakın tarihte Vedat Muti adlı bir hadsiz sosyal medyadan Başak Demirtaş’ı taciz edince, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül aslan kesilmişti!
Ve sosyal medyadan aynen şöyle kükremişti!
“Başak Demirtaş’a yönelik çirkin paylaşımı kınıyor, bu ahlaksız ve tahkir edici eylemi en ağır şekilde lanetliyorum. Bir insanın onuru, iffet ve haysiyeti her şeyin üzerindedir. Hukuk, bu terbiyesiz ve provokatif sözlere karşı gereğini yapacaktır!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, eşine, oğluna, kızlarına, damatlarına, Erdoğan’a destek veren yazarlara, Erdoğan’ın çalışma arkadaşlarına karşı küfürler edildiği zaman susan Abdulhamit Gül, Başak Demirtaş için devletin tüm imkanlarını seferber ederek saldırgana haddini bildirince AK Partililer olarak bu çifte standarda itiraz ettik tabii…
“Eeeee? Bu meseleyi ne diye güncelledin?”
Arz edeyim…
Geçenlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun (O tarihte) 45 gündür yoğun bakımda yatan anasına küfredilince pek çok sosyal medya kullanıcısı gibi ben de tepki gösterdim!
Herkes gibi ben de Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün profiline baktım!
Tek satır kınama yok!
Saatler geçti… Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün sayfası açık, bekliyoruz… 45 gündür yoğun bakımda olan bu anaya edilen küfre dair tek satır kınama yok!
Aynı Abdulhamit Gül, Başak Demirtaş’a hakaret edilince: “Başak Demirtaş’a yönelik çirkin paylaşımı kınıyor, bu ahlaksız ve tahkir edici eylemi en ağır şekilde lanetliyorum. Bir insanın onuru, iffet ve haysiyeti her şeyin üzerindedir. Hukuk, bu terbiyesiz ve provokatif sözlere karşı gereğini yapacaktır!” dememiş miydi? Demişti…
Selahattin Demirtaş’ın karısı Başak Demirtaş hakarete uğrayınca galeyana gelen Abdulhamit Gül’e (pek çok sosyal medya kullanıcısı gibi) bunu hatırlattım!
“Annesi 45 gündür hastanede olan bir evlada da Başak Demirtaş’a sahip çıktığınız gibi yargı desteği verecek misiniz @abdulhamitgul ? @suleymansoylu nun annesine sövüldü görmediniz mi?” şeklinde bir twit paylaştım.
Ancak Sosyal medyada yükselen haklı tepkilere rağmen Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’den, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yapılan hakarete dair tek satırlık bir kınama dahi gelmedi…
Daha da tuhaf olanı, çalışma arkadaşı Süleyman Soylu’ya yönelik bu küfre karşı sus pus olan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, Soylu’nun haklı sitemine karşı: “Klavye başına geçip her gün sosyal medyada bana tutuklama, tahliye siparişi verenlere sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. Burada kanunlar usuller işler, hukuk işler. Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz” şeklinde tepki göstermesi oldu.
Aslına bakarsanız bu olay, Abdülhamit Gül için hayati bir fırsattı. Zira Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, ailesine, kızlarına, oğluna ve damatlarına yönelik binlerce hakaretlere karşı susup, Başak Demirtaş’a karşı yapılan tek bir hakarete karşı aslan kesilerek kızdırdığı AK Parti tabanına karşı bu hatasını tashih edebilecekken bunu yapmadı! Tam tersine “Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz” diyerek İçişleri Bakanı Soylu’nun haklı sitemine ve AK Parti tabanının hassasiyetlerine karşı son derece üstenci ve tahammülsüz davrandı.
Bence siyaseten tarihi bir yanlış yaptı! AK Parti’ye puan kaybettirdi, zarar verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset felsefesiyle çelişti çünkü… Erdoğan’ın, milletin gönlüne taht kurmasına sebep olan demokrasi felsefesiyle çelişti…
Aslında kendisiyle de çelişti Abdulhamit Gül! Zira HDP’li Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’a hakaret edildiği zaman, HDP’lilere “Klavye başına geçip sosyal medyada bana tutuklama, tahliye siparişi veren” diyerek hiç ters davranmamış, bilakis “tutuklama siparişi veren” HDP’liler için saldırganı anında yakalattırmıştı.
Aynı Adalet Bakanı, Selahattin Demirtaş’ın karısı için devletin bütün imkanlarını seferber ederek saldırganı derdest ettirdiği halde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya hakaret edildiği zaman 40 saat çıtını çıkarmadı!
Sonuçta Abdulhamit Gül, sadece Başak Demirtaş’ın Adalet Bakanı değil, tüm vatandaşların Adalet Bakanı olmalı, değil mi?
O halde Başak Demirtaş’a hakaret eden Vedat Muti’yi bulup derdest ettirdiği gibi Soylu’ya hakaret eden Erdal Erbaş’ı da derdest ettirerek eşit ağırlıklı davranamaz mıydı?
Bir kısım hukukçular, “Başak Demirtaş’a yapılan hakaretin cinsiyetçi bir saldırı olduğunu, bakan Soylu’ya yapılan hakaretin farklı olduğunu bla bla bla” iddia ediyorlar. Yani biz yanılıyoruz… Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün “düştüğü yaman çelişki” değil öyle mi?
O halde aynı saldırganın bu kez hanım bir siyasetçiye karşı hakaretine bakın!
Madem bir küfürbazın tutuklanmasını gerektirmesi için cinsiyetçi bir hakaret olması gerekiyormuş, işte buyurun! Bu kez Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’e “cinsiyetçi bir hakaret” söz konusu! Tıpkı Başak Demirtaş olayındaki gibi… Emsal teşkil ediyor yani…
Görüldüğü üzere Başak Demirtaş’ın uğradığı hakarete karşı aslan kesilen Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, tıpkı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesine yönelen hakaretlere karşı sustuğu gibi Gaziantepli hemşehrisi Fatma Şahin’e yönelik “cinsiyetçi hakaretlerle saldırılması” olayında da susmuş!
Sahi siz sadece Başak Demirtaş’ın Adalet Bakanı mısınız Abdulhamit Gül?
Bu da bu milletin Cumhurbaşkanı, Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan hakaret! Ve bu küfürbaz, beraat ediyor! Kusura bakmayın ama bu millete mal olmuş bir şahıs olan Cumhurbaşkanı, Başkomutan Erdoğan’a çirkefçe hakaret eden bu hadsizi beraat ettiren yargıyı sonuna kadar eleştiririz!
Yargı mensupları halkın efendisi değil! Millet de yargı mensuplarının kölesi değil! Bulunduğunuz konuma milletin oylarıyla gelen bir Adalet Bakanı olarak millete “Kimse yargıya parmak sallayamaz” diye racon kesemezsiniz!
Şayet beraat ettirirseniz, millet de Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a küfreden Dila Koyurga denen mahluku beraat ettiren yargıya parmak sallar!
Şayet eli kanlı bir PKK’lı bana hakaret davası açıp kazanabiliyorsa, aynı yargının Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a küfreden bir mahluku tahliye etmesine isyan ederim!
Şayet tutuklu bir FETÖ militanı bana açtığı davayı kazanıyorsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dava açtığı Dila Koyurga’nın tahliye edilmesine isyan ederim!
Evet, AK Parti’ye oy verdim! Lakin bu çelişkinizi yüzünüze vurmayacağım anlamına gelmiyor! Yargıya parmak sallamaya devam edeceğim!
Quality posts is the main to be a focus for the users to visit the website, that’s what this web site is providing.
What’s up i am kavin, its my first time to commenting anywhere, when i read this post i thought i could also make comment due to this sensible article.